27 Ocak 2016 Çarşamba

MUTLULUK HER ANIMIZDA,FARK ET

          Hayat işte deriz hep..O işte'nin altında neler neler yatar.Bazen mutluluklar ,bazen acılar,bazen şanslar,şansızlıklar.. 
Aslına bakarsak, kime sorarsak soralım hayatında olan bir eksiklikten yakınır önce. O eksikliği tamamlasa bile yerine yeni bir eksiklik bulup yakınmaktan kaçınmaz. İster yirmi yaşında bir gence sorun, ister seksen yaşında bir dedeye adam akıllı yaşadığı mutluluk bir elin beş parmağını geçmeyecektir.İstisnalar vardır elbet.
          Çalışan birisi hep daha fazla çalışıp ,daha fazla para kazanmak isteyecektir,mutluluklarını göz ardı ederek çoğu zaman. Eşinin hediye ettiği kolyeyi takan kadının gözü hep yan komşusunun kolyesinde kalacaktır.Oda tam anlamıyla mutlu olamayacak, buna izin vermeyecektir.
 İnsanoğlu işte, yapısı gereği hep daha iyi ve daha güzel olana sahip olma isteği var,elindekiyle mutlu olma çabası gösteren çok az olmalı. 
          Mutluluk mu peşinde koşturuyor insanları bilemedim ki..
Okul bitsin mutlu olacağım,
iş bulayım mutlu olacağım,
evleneyim mutlu olacağım,
çocuk sahibi olayım mutlu olacağım,
ev sahibi olayım mutlu olacağım,
emekli olayım mutlu olacağım...
Bunun sonu gelmez,çünkü insanoğlu yaşadığı müddetçe istekleri bitmeyecektir.Bitmemesi normal ama mutlu olmayı unutmadan istemektir önemli olan.
          Hayata,hayallerimizle ve hırslarımızla yaşlanmak için değil,sevdiklerimizle yaşamak için geldik.Mutluluk tazı oldu koştuk koştuk yakalayamadık dememek için,şuan yaşadığımız her seyden mutlu olmaya çalışmalıyız.Mutlu olmak için sebep aramalıyız,fırsat yaratmalıyız.Mutluluk kimseye oturduğu yerde gelmez,harekete geçmek lazım.
En basit mutluluk ,aslında en büyük mutluluk şuan nefes alıp verebilmektir benim için.Bu paha biçilemez bir mutluluktur.Farkında olana tabii ki.Görüyoruz,okuyoruz bunlar tarifi imkansız duygular.Mutluluk yanı başımızda ,aldığımız nefeste,içtiğimiz suda.Mutluluk her yerde.

          Hayatın her anında, mutluluğun yanı başımızda olduğunu hep hatırlamak dileğiyle..

21 Ocak 2016 Perşembe

SEVGİLİNİZİN VAZGEÇİLMEZİ OLUN

          İlişkilerde en çok yapılan hataların bir kaçından bahsetmek istiyorum yazımın ilk paragrafında.Şöyle ki ,ilişkide aşırı beklenti içinde olmak bir erkeği hem üzer hem de kadından uzaklaşmasına sebep olur.Bir yola çıkılıyorsa bu karşılıklı oturup konuşulup halledilmesi gerekir ve sorumlulukları tek tarafa yüklemeden, her iki tarafında almasından yana olduğumu söylemek isterim.Her iki taraf da emek harcarsa sıcak bir yuva oluşur.
Tamam,evlenince 'biz'olunuyor ama,bu kadınında ,erkeğinde ''iki ayrı birey'' olduğu gerçeğini değiştirmiyor.Evliliğin devamı için ,sürdürülebilmesi için iki ayrı birey bilincini yitirmeden yola devam edilirse daha başarılı bir evlilik olacağını düşünüyorum.Bağımlılığın değil 'bağlılığın'olduğu bir evlilik hep çok daha sağlıklı olacaktır.
Bazen tartışmalar da yaşanacak ,bu normal ama anormal olan sürekli geçmişin tartışmalarını gün yüzüne çıkartmak ,tartışmanın çok daha şiddetlenmesine ve uzamasına yol açabilir.Konuşulup halledilmemiş bir sorun her zaman yeni tartışmalara zemin hazırlayacaktır.Özellikle erkeklere geçmişte yaşanan kötü tecrübelerinin hatırlatılması,onların hiç hoşuna gitmeyecektir.
Gereksiz ve bunaltıcı kıskançlıklar da her iki tarafı olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.
Bir ilişkinin olmazsa olmazıdır kıskanmak.Ama kıskançlığında ölçüsünü kaçırmadan devam etmek lazım ilişkiye.Güven duygusunu her iki tarafında kazanarak başlaması ,çifte sağlıklı bir ilişkinin kapılarını zaten aralar.Arada yaşanılan tatlı kıskançlıklar olabilir,olmalı da.Bu her iki tarafında hoşuna gidecektir.Fakat ben eşimi ya da sevgilimi kıskanmam diyen biri varsa da ,gerçekten diyecek bir şeyim yok sadece bana ilginç ve biraz da tuhaf geliyor açıkçası.
          Şu bir gerçek ki ,öncelikle bir erkek her zaman bakımlı bir kadından hoşlanır.Dış görünüş dediğimiz olay epey önemlidir onlar için hatta bir ilişkinin başlamasının ilk sebebidir fiziksel görünüş.Fakat ne yazık ki, bir çok erkek sonradan hayal kırıklığına uğruyor bu sebepten dolayı.Güzellik her zaman bir artı sağlamıyor, ilişkinin devamı için yeterli gelmiyor anlayacağınız.
Fiziksel çekiciliğin verdiği duyguyla hızlı başlayan ilişki,devamında başka beklentilerin ortaya çıkmasıyla ,ilişkinin sürdürülebilmesi için tek başına yetmiyor ve problemlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor.
          Bir erkek nasıl bir kadından vazgeçemez?


  • Güçlü bir kadın her zaman vazgeçilmezdir.Kendi ayakları üzerinde durabilen ,yaşamını tek başına kalsa da idame ettirebilecek bir kadına erkekler her zaman hayrandırlar.Kaybetmekten korkulan kadınlardır güçlü kadınlar,eşinin dizinin dibinde oturan değil.
  • Ne istediğini bilen,kararlı ve yardımsever kadınlar hep ilgi çekicidir.
  • Çocukları seven kadınlar erkekleri etkiler. Ama çocukları gerçekten samimi bir şekilde seviyor musunuz,sevmiyor musunuz karşı taraftan anlaşılacaktır.
  • Erkeklerin zayıf yanlarını kapatan,onları çekip çeviren planlama yeteneği güçlü olan,'zeki' kadınlar her zaman hayranlık uyandırır.
  • Anlayışlı ve ince düşünen kadınlar sevilirler.
  • Erkekler bazen kadınları kızdırıp inatlaşmayı çok sever bunu kasten yaparlar ve bu onların çok hoşuna gider.
  • Kendisine özen gösteren kadını çekici bulur bir erkek.Aslında kendine ,eşine,evine ve en önemlisi de yemeğe.Güzel yemek yapabiliyorsanız zaten baş tacısınızdır.Özenle hazırlanmış bir sofra, erkeği her zaman cezbeder.
  • Eşini ,sevgilisini mutlu etmeyi sever erkekler,yaptığı küçük sürprizler sonucu mutlu olduğunuzu görmek onun için paha biçilmez olacaktır.
  • Erkek ,sevgilisini ya da eşini korumak ister buna fırsat vermeyi unutmayın.
Son olarak her şeyin dozunda olması kaydıyla sevgilinizi ona değerli hissettirin,her zaman yanında olduğunuzu bilmesini sağlayın,güçlü karakterinizden ödün vermeyin ve kişisel bakımınızı da hiç aksatmayın.
          Mutlu ve sağlıklı bir ilişkinizin olması dileğiyle.. :)

19 Ocak 2016 Salı

SEVMEK

...
Sevmek özlü söz okumaya benzemiyor.Yaşadığın zaman,içine girdiğin zaman o çıkmazı anlayabiliyorsun.Anneannelerin nasihatleri,dedelerin tecrübeleri hikaye oluyor. Düpedüz  yanıyor insan.Kağıtta durduğu gibi durmuyor sevmek.Sevince biyolojisi değişiyor insanın.
                                                                                Hikmet Anıl Öztekin (Eyvallah)

 ''Kağıtta durduğu gibi durmuyor sevmek''...
         Yazacağım her şeyin özü aslında bu cümle..Çıkmaza girmek demek 'sevmek'.. Koşulsuzca,çokça seversin,Çoğu zaman bunun sebebini söyleyemezsin.Tamam, bir erkeği dürüst olduğu için seversin ya da bir kadını güzel olduğu için .. Ama sevmek için asıl sebepler bu sıfatlarla sınırlı kalmıyor.Sevme sebebinizi dile dökecek bir kelime bulamazsınız çoğu zaman,kelime dağarcığınızda yoktur.Kağıda da yazsanız yürektekine benzetemezsiniz.Sevmek ne dilde ne de kağıtta anlatılabilir.Sevmek sadece yürekte yaşanır.Onuda sadece yüreğin sahibi bilir.
          Keşke yürek dile gelse de  anlatabilse hissettiklerini,nasıl yandığını,her geçen gün nasıl büyüttüğünü sevdasını..
          Sevmek ve sevilmek.. , güneşi iki yanında hissetmektir..
Baldan tatlı bir duygudur sevilmek,sevmek gibi doyamadığın,hep sürmesini istediğin.Sevmek gibi sevilmek de pek kıymetli ve güzel bir duygudur.Değerli olduğunuzu hissettirir size,mutlu eder,şımartır, hayata bağlar insanı.
Sevmek ve sevilmek ile ilgili çok sevdiğim iki sözü paylaşmak isterim yazımı sonlandırırken;

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine,sevmek ve sevilmek için çareler arayın. (Mevlana)

Birisi tarafından delice sevilmek size güç verir.Birisini delice sevmek ise cesaret. (Lao Tzu)
         

12 Ocak 2016 Salı

SARILIN SEVDİĞİNİZE ..ÖMRÜNÜZ UZASIN

          Sıcacık, içten bir kucaklaşma ile kendimizi hep daha iyi hissederiz.Sarılmak tüm kötü hislere karşı savaşarak ,olumsuz ruh halinden uzaklaşmamızı sağlar.
Sarıldığımızda serotonin,endorfin,dopamin ve oksitosin gibi hormonlar daha fazla salgılanır ,böylece hayattan daha fazla zevk alırız,daha çok mutlu oluruz.Sarılmak ve sevilmek kendimizi özel hissetmemizi sağlar.Kendimize olan güvenin artmasına da katkıda bulunur.Sarılmanın faydaları sadece bu özelliklerle kalmayıp,hastalıklara karşı adeta bir koruma kalkanı görevini de üstlenir.Gerçek ve etkili bir sarılma stres seviyemizin düşmesini sağlayarak ,bizi yatıştırmayı başarıyor.Hissedilen ağrıları azaltıyor,kanser hastalarının da bağışıklık sistemini güçlendiriyor.(Miami Üniversitesi'nde yapılmış bir araştırma).
          İçten sarılmak,sosyal bağımızın kuvvetlenmesine, daha iyi ilişkiler kurabilmemize sebep oluyor.Farklı bir yoldan iletişim kurma hali olarak bilinen sarılmak eylemi,konuşmadan kurulan bir iletişim şeklidir ve en etkili yoldur.Bazen bir şeyleri konuşarak halledemeyiz.Olur ya karşımızdaki insanla ya da eşimizle ,sevgilimizle bir anlaşmazlık hali yaşayabiliriz.Bu gayet normal bir durumdur.Bağırıp çağırıp,sesi yükseltmek yerine eşimize ya da sevgilimize sarılarak onu sakinleştirmeyi ve sinir sistemini dengeleyerek ,daha sağlıklı bir iletişim kurmayı başarabiliriz.Böylece sadece sarılarak bir çok problemin ortadan kalkmasına olanak sağlamış oluruz.
          Sarıldığımız kişi ile kalp atışının ve vücut ısısının birbirini dengelemesinden dolayı her gün yirmi dakika sarılan çiftlerde, kalp rahatsızlığıyla ve psikolojik sorunlarla daha az karşılaştıkları görülmüş.
          Sarılmanın faydalarını yazmakla bitiremeyiz.Çünkü kim bilir belki de bilmediğimiz daha bir çok şeye iyi geliyordur sarılmak.Bu yüzden,akşam işten geldiğinizde başınız ağrıyorsa,bırakın agresif davranmayı,sarılın sevdiğinize uyuyun tüm gece,geçecektir ağrınız emin ol. Stresli zamanlardan geçeriz hayatımız boyunca,stresin sizi ya da sevdiklerinizi yıpratmasına izin vermeyin küçük bir öpücük karşınızdaki kişiye en güzel motivasyon olacaktır.Hayatın hızlı akışının sizi yutmasına izin vermeyin,uzun uzun bakın sevdiğiniz kadının ya da adamın gözlerine.Sevdiğiniz yanınızda değilse o anda bir fotoğrafına bakın,acınızda bir azalma hissetmiş olacaksınız.

          Daha ne diyeyim,.. sarılın sevdiğinize,ömrünüz uzasın :)

9 Ocak 2016 Cumartesi

YÜREĞİNİ SOĞUTMADAN YAŞA

Çayını,kahveni,yüreğini soğutma..Mevsim kış! zaten yeterince soğuk her şey..
                                                                                                   Murat Bozoğlu

          Kar bazen çok hızlı bazen de ağır ağır yağıyordu, hiç durmadan.Memleketteki evimize gelmiştim, sırf kar yağışını izleyebilmek için.Yaşadığım yerde kışları sadece yağmur yağar.Kar görmek bizim için bir lüks,ayrıcalık gibi gelir.Bu öyle güzel bir duygu ki..Hasta olmayacağımı bilsem saatlerce karın yağışını izleyebilirim sokaklarda durup.Her kar yağışında da Hz. Mevlana'nın şu sözünü hatırlarım; ''Kar taneleri ne güzel anlatıyor,birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.''Onlara hayranlığım bir kat daha artar bu söz ile..
          Birbirimize zarar vermeden ilerleyebilmek..Kar taneleri bu konu da bize büyük yol gösterici.Çünkü bunun mümkün olduğunu bize açık bir şekilde gösteriyorlar.
Çevresinde ki insana zarar vererek ilerleyen insan, benim için yüreği soğuk insandır.Kendisini düşünen,bencil,sadece çıkarları için hareket eden insandır.Oysa ki başkalarına zarar vermeden de ilerlemenin mümkün olduğunu bilerek davransa,iyi niyetle yolunda ilerlese ,eminim daha iyi başarılara imza atacaktır.Ama içindeki fesat niyetle devam ederse yoluna,hep amacına ulaşmaktada eksiklikler ve problemler yaşayacağı aşikardır.
          Nasıl soğumuş çay ya da kahve içilmezse ,yüreği soğuk insandan da haz edilmez.Yüreğine sevgi tohumunu ekmemiş ,büyütmemiş insandır. Ayaz da bırakmıştır yüreğini,belki de fırsat vermemiştir ısınmasına,ısıtmaya.
          Yüreği sıcak insanın olduğu yerde hiç üşümez insan,çünkü sevmeyi öğrenmiştir o çoktan.Sevginin olduğu her yer sıcaktır.Ne yağan kar ne kuvvetli soğuk etkiler onu.Yürek hep ılık kalır mevsim kış olsa da.Kimseye zarar vermeden ilerler yolunda iyi niyetini hiç kaybetmeden.Hep daha iyi başarılara imza atar.Bencillik ve çıkarcılık yazmaz onun kitabında.Çevresine yardımını da esirgemez elinden geldiği her konuda.Mert olur kimsenin arkasından iş çevirmez.Allah'ta kalbine göre verir ya ,her işi denk gelir..

Çok zor değil iyi insan olmak,kimsenin eksiğini aramadan,kötülük düşünmeden, yardım etmeyi de  göz ardı etmeden,iyilikle yolunda ilerlemek.

Yüreğinizin her mevsim ılık olması dileğiyle..

5 Ocak 2016 Salı

PLANSIZ,PROGRAMSIZDIR AŞK'IN GELİŞİ

          Aşk hep hazırlıksız yakalar insanı,hiç ummadığın bir zamanda çıkar gelir ansızın, ki zaten aşkın hazırlığı olmaz ki,olamaz. Ansızın çıkıp gelmese zaten adı aşk olmaz.Kimse ;''aman dur iki güne aşık olacağım hazırlanayım'' demez,diyemez.Bilemez ki aşka ne zaman tutulacağını,en güzel davetsiz misafirdir aşk.. Öfke duymaz kimse onun gelmesiyle,etrafın dağınıklığı dert edilmez.
          Kimi aşka her iki taraf olarak,aynı anda yakalanır.Otobüste bir göz göze gelme anında ya da markette .Mekanı hiç belli olmaz.Mekanı ve zamanı yine aşk belirler.
Bir de aşktan bazen bir tarafın sonradan haberi olur o da şöyle,her gün normal bir şekilde işinize gidip geliyorsunuz,bilmiyorsunuz ki iş arkadaşlarınızdan biri size gönlünü kaptırmış.İlk başlarda fark edemiyorsunuz,aklınıza dahi gelmiyor .Nereden bileceksiniz ? Tabii ki onun size olan davranışlarından. İster istemez artık karşınızda ki insan da sizin onu fark etmenizi isteyecek.Bunu çokça davranışlarından anlamak mümkün olacak. Kendini fark ettirmeyi başaracak.

Aşık olan erkek nasıl davranır?  Kendisini size nasıl fark ettirir?



  • Gözü ve tüm dikkati hep sevdiği kadındadır.Bunu çaktırmadan yapmaya çalışsa da çoğu zaman kaçak bakışlar yakalanır.
  • Konuşurken ,konuşmaya sizin de bir kaç şey katmanızı istemesinden ya da bir şekilde sizinle diyaloğa geçme isteğinden dolayı ,girilen dolambaçlı yolların sonucunda saçmalar.
  • Yürürken ya da otururken fırsatını bulduğu her anda tüm vücud kaslarını sergilemeyi ihmal etmez.
  • Gözlerini kısarak konuşur ,bunu neden yapıyorlar gerçekten ben de bilmiyorum.Ama yapıyorlar.Aslında sebebi değişken şöyle; bazen sizden beklemediği bir söz duyduğunda bazen de söylediklerinizi çok dikkatli bir şekilde dinleyip hiç bir kelimenizi dahi kaçırmadan anlamak istemesinden dolayı ya da sizin çok zeki ve cin gibi olduğunuzun kanısına vardığında gözlerin kısma eğiliminde bulunuyorlar.Bunun sebebi bir çok şekilde anlatılabilir.
  • Kendini sempatik ve eğlenceli biri gibi gösterme çabasına girer ,türlü maymunluklar peşinde koşar.Diğer erkek arkadaşlarına gına gelme sebebi olabilir bazen onun bu davranışlarından ötürü.
  • Sizin olduğunuz bir ortamda aşk şarkıları dinlemeye çalışır.Genelde slow parçalar dinler ve bundan çok hoşlandığını size yansıtmaya çalışır.
  • Gecesi gündüzüne karışır.Çalışırken sizi düşünüyordur,uyumadan önce , sabahın kör vaktinde onun uyanma sebebi olursunuz.(Bunları daha sonradan size açıldığında itiraf edecek)
  • Doymak bilmeyen adamdır çoğu zaman,aşk öyle bir aklını başından alır ki,ne acıktığını bilir ne susadığını.Yemek yese de  fasulye mi yiyor,bezelye mi ,bu çok ta önemli değil onun için.
  • Tüm odak noktası siz olursunuz.Ailesinin ve arkadaşlarının pabuçlarını dama atma da hiç çekinmez ve gecikmez.
  • Alışveriş yapma eğilimi artar,biraz daha şık, sportif ya da nasıl görünmek istiyorsa o şekilde kendini yenilemek için çaba harcar.Gerekirse avans ister patronundan.
  • Ayna karşısında geçirdiği zaman önceden üç-beş saniyeyken,aşık olduktan sonra bir saate kadar uzayan bir süreye dönüşür.
  • İşle alakalı ya da her hangi başka konuda ona mesaj attığınız da ,aradığınız da size dönüşü çok hızlı olur ve yardım edebilmek için adeta yanıp tutuşur.
  • Kalp atışları hızlanır,avuç içleri terler ,yanakları kızarır ,yöneticiniz ikinizin yapmasını istediği ortak bir iş verdiğinde.Ve çok sık hata yapar,çünkü tüm dikkatini siz dağıtıyorsunuzdur.
  • Aşırı unutkanlık başlar ve bundan şikayet eder.
  • Size karşı son derece fedakar gözükmeye çalışır.Adeta emrinize amadedir.
  • Çevrenizdeki sizinle irtibata geçen erkeklerden hiç haz etmez.Onları bir kaşık suda boğmak gelir içinden.
                                        ... 
Bu liste uzar gider aslına bakarsanız. Çünkü her erkek farklıdır. Hepsinin aşık olduğunu yansıtma şekli farklı olabilir, bu yazdıklarım en sık karşılaşılanlar.O bir şekilde size bunu yansıtacaktır.
Bir süreden sonra sizin dikkatinizi çekmeyi başaracak ve artık siz de ona karşı boş olmadığınızı anlayacaksınız.Size tüm ilgisini ve sevgisini gösterecek ve verecek.Bu yoğun ilgiye ,sevgiye ,iltifatlara karşı durabilecek bir kadın yoktur herhalde.Tamam başlarda hiç kolay davranmaz bir kadın, tüm zorluklarını yaşatır karşısındaki erkeğe.Kendince sınavlar yapar,dener,ölçer.Baktın sonuçlar iyi, sonra zamanla kadın da kalbinin kapılarını aralık bırakıp onun içeri girmesini kolaylaştırır.Birbirlerini daha iyi tanıma süreci başlar ve takip eden süreçte de bir  ilişkinin var olup olmadığını söylemek, buna emin olmak her iki taraf içinde daha kolay olur.

2 Ocak 2016 Cumartesi

YUVAM SICACIK,DIŞARISI BUZ

Ocak ayı öyle belli etmişti ki gelişini, hava soğuk, çok soğuk diyebilme hakkını sonuna  kadar veriyordu insana.Havanın daha tam olarak aydınlanmamış olması,yataktan çıkma cesaretimi kırıyordu doğrusu.Yorganı kafama çekip ,hafta sonu tatilinin tadını biraz daha çıkarmaya karar verdim.Tabii eşimin yatakta olmadığını fark etmemle kararımda değişiklik yapmam da bir oldu.Hava karlı ve soğuktu,içerisi ise ısınmaya başlamıştı ,belli ki bizimkisi erkenden kalkıp sobayı yakmıştı. Pencereden baktığımda,onun veranda da olduğunu gördüm.Üzerinde ona geçen kış ördüğüm çivit mavisi bir hırka vardı.Kahve yapmıştı kendine ,kesin bol şekerlidir.Bir umut ,kahvaltıda mı hazırladı acaba diye hemen masaya bir göz attım ama masanın üzeri boştu.Evimiz küçük ve şehirden birazcık uzaktı.Böyle olmasını ben istemiştim.Etrafımızda yine böyle bir kaç ev vardı,çok yakınımızda da çok şirin bir köy.İşe arabayla ulaşım sağlıyorduk.İşteyken akşamın olması için can atıyorduk eşim ve ben, bu küçük tatlı yuvamıza kavuşabilmek için.
          Daha fazla üşümesini istemediğim 
için kapıyı açıp eşimi içeri çağırdım.Bu sabah her zamankinden daha çok düşünüyordu.Oldukça düzgün dizilmiş gür kirpiklerinin çevrelediği koyu yeşil gözleri,bir noktaya odaklanmış öylece bakıyordu.Beni duyup duymadığına emin olamadım.Yanına gidip yanağına küçük bir öpücük kondurdum.Nihayet beni fark etmişti.Sıcacık bir tebessümle gözlerimin içine bakıp ,beni kollarıyla sardı.Sabahın soğuğunda dışarıda ne yaptığını sormayı bile unutmuştum,içimi ısıtmıştı zaten derin ve samimi bakışları sonra da sarılması tabii.Bu adamın gözlerimin içine her derin bakmasında tekrar aşık oluyordum ona.Elimden tuttu ve içeri girdik. Soba içeriyi çok güzel ısıtmıştı,sıcacıktı.Karnımızda zil çalıyordu tabi bir yandan, şöyle hafta sonuna yakışır muhteşem bir kahvaltı hazırlamaya başlamıştık.
          Kahvaltıdan sonra çıktığımız kısa yürüyüşten döner dönmez, ikimize de birer kahve yapıp sobanın yanındaki koltuğa kurulduk.Hava soğuk ama güneş yüzünü gösteriyordu çok şükür ki .Ne televizyon izliyorduk ne de başka bir şey .. Sadece birbirimizi izliyorduk.Onu çok seviyordum.Yanımda olması bana huzur ve güven veriyor, beni mutlu ediyordu. ''Huzurlu bir kadın , karakterli bir erkeğin en soylu eseridir'' sözünün de hakkını veriyordu böylece..
Aşktan öte bir duygu var mı bilmiyorum ama aşkı gerçek ve özel kılan eşler arasında ki sadakat olmalıydı.Bizi bir arada tutan bağımızın, huzurumuzun,mutluluğumuzun ve aşkımızın devamını sağlıyordu, birbirimize olan karşılıklı güven duygumuz.
          Evliliğimiz de ikinci yılımıza yeni girmiştik ,yolun başındaydık ... ama eşimde ,bende sorumluluklarımızı gayet iyi biliyorduk.Elbette orta yolu bulmak için ikimizde emek veriyorduk.Bazen ben ,bazen o oluyordu alttan alan.Sonuç olarak güzel ve uyumlu bir birliktelik çıkıyordu ortaya,adı evlilik..
Kısaca ; 
<< Evlilik 2 kişilik yolculuktur.Denge ister ,emek ister ,paylaşmak ister.Yollar hep düz olmaz ,virajlarda dikkat,yokuşlarda kuvvet ,inişlerde sabır ister.Bir de ara sıra küçük tatlı sürprizlerle yenilenmek ,tazelenmek ister.>>