14 Aralık 2015 Pazartesi

İÇİNDE FIRTINALAR KOPAN İNSAN

İçinizde fırtınalar koparken,dışarıya günlük güneşlik havası veriyorsunuz ya yapmayın! Bırakın hak edenler fırtınadan nasibini alsın.
                                                                                                       Tarık Tufan
     
        
          Hangi hisleri kaleme alacağım az çok belli olmuştur. Tarık Tufan'ın bu sözünden sonra.Fırtına ,aslında sadece bir doğa olayı değil,pekala insanın içinde yaşayabileceği bir duygu türüdür.Sebebi birine duyulan şiddetli öfkedir.Hayal kırıklığına uğratılmış insanın içinde kopar fırtınalar.
Fırtına , sözlük anlamı;çok şiddetli esen rüzgarın meydana getirdiği hava hareketleri demektir.Bu rüzgar türü,bazen insanlar için oldukça tehlikeli hale gelebilirmiş.
Peki ya bu fırtına insanın içinde esip, kopuyorsa? O zaman tehlikenin boyutu ne oluyor ki.Belki tehlike kelimesi bile bu durum için yetersiz kalıyor.
          Ne yaparsanız yapın,ne derseniz deyin içinde fırtınalar kopan bir insana yardım edemezsiniz.O halden kendisini kurtarmanın yolu yine kendisidir.Doğru olan duygularını bastırmadan o an yaşaması,gereken ne varsa yaşayıp,geleceğe bastırılmış duyguların kırıntılarını bırakmaması.Zamanında yaşanmamış duygular,geleceğe daha kabarık bir fatura kesilmesine sebep olabilir.Duyguları içe atmadan yaşamalı.Hele ki fırtınanın kopmasına her kim ya da ne sebep ise bundan nasibini almalıdır.
          İçinde fırtınalar kopan insan,kalbine yara almış insandır.Kızgınlığı, acısı ve öfkesi birbirine 
kenetlenmiştir.Har ateşler yükselir yüreğinde,deli cesareti yükleniverir duygularına. Her an hazırdır gemileri yakmaya.
Cesurdur,çünkü gereği yoktur artık onun için korkmaya.
Kapalı kutudur bazen,önce kalbine sonra da beynine vuran fırtınaların ortaya çıkardığı ruhsal savaşın mücadelesi içerisindedir. Dışa kapatmıştır kendini.
'' İnsan kendi kabuğuna çekilmişse,içinde fırtınalar kopuyor demektir.'' Bedirhan Gökçe'nin de dediği gibi.Ne olursa olsun içindeki fırtına dinene kadar açmayacaktır dışarı kapılarını.
          Bazen ise tam tersi durumdur,içinde fırtınalar kopan insan.Daha açıktır dışa,daha seslidir kahkahaları,daha hoyrattır gülüşleri.Kalbinde oluşan öfkenin acısını, dışarıya dünyanın en mutlu insanıymış gibi yansıtır.Bir yerden duyduğu nefreti bastırırken aslında diğer yandan da daha çok nefret eder hayattan.Mutluymuş gibi görünür, ki içinde asla inanmaz mutluluk diye bir duygunun varlığına bile.Daha çok dalar gözleri sabit bir yere.Sadece yorulduğu için dinlenebileceği bir uğrak yeridir dalmalar.Sonra tüm gücüyle tekrar devam eder,muhteşem derecede mutlu hissediyorum oyununa.Kırılmış ve onarılması güçtür,bu ağır hasar almış kalbin. En güzel çözüm kendi kararlılığıyla daha fazla yorulmadan,meseleyi halledip normal duygulara dönebilmek.Yani kendi kafasında ,kendi için doğru olduğuna inandığı bir kararı vermek ve onu uygulamaya geçirmektir.En başta da bunu başarabileceğine inanmak. Tek çaresinin kendi olduğunu ve kendi kendine yardım etmek zorunda olduğunu bilmek.
          Hayatın ne zaman son bulacağını bilmiyoruz.O yüzden fırtınanın dinmesini sağlamak (duyguları bastırmadan),hayatımıza geri kalan yerden devam etmek,bu süreci minimum zararla atlatabilmek, yaşanılanı ders olarak görmek ve yaşanacak daha çok şeyin olduğunu bilmek gerek.


Kendimize inanmak,inanmak, İNANMAK gerek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder