2 Ocak 2016 Cumartesi

YUVAM SICACIK,DIŞARISI BUZ

Ocak ayı öyle belli etmişti ki gelişini, hava soğuk, çok soğuk diyebilme hakkını sonuna  kadar veriyordu insana.Havanın daha tam olarak aydınlanmamış olması,yataktan çıkma cesaretimi kırıyordu doğrusu.Yorganı kafama çekip ,hafta sonu tatilinin tadını biraz daha çıkarmaya karar verdim.Tabii eşimin yatakta olmadığını fark etmemle kararımda değişiklik yapmam da bir oldu.Hava karlı ve soğuktu,içerisi ise ısınmaya başlamıştı ,belli ki bizimkisi erkenden kalkıp sobayı yakmıştı. Pencereden baktığımda,onun veranda da olduğunu gördüm.Üzerinde ona geçen kış ördüğüm çivit mavisi bir hırka vardı.Kahve yapmıştı kendine ,kesin bol şekerlidir.Bir umut ,kahvaltıda mı hazırladı acaba diye hemen masaya bir göz attım ama masanın üzeri boştu.Evimiz küçük ve şehirden birazcık uzaktı.Böyle olmasını ben istemiştim.Etrafımızda yine böyle bir kaç ev vardı,çok yakınımızda da çok şirin bir köy.İşe arabayla ulaşım sağlıyorduk.İşteyken akşamın olması için can atıyorduk eşim ve ben, bu küçük tatlı yuvamıza kavuşabilmek için.
          Daha fazla üşümesini istemediğim 
için kapıyı açıp eşimi içeri çağırdım.Bu sabah her zamankinden daha çok düşünüyordu.Oldukça düzgün dizilmiş gür kirpiklerinin çevrelediği koyu yeşil gözleri,bir noktaya odaklanmış öylece bakıyordu.Beni duyup duymadığına emin olamadım.Yanına gidip yanağına küçük bir öpücük kondurdum.Nihayet beni fark etmişti.Sıcacık bir tebessümle gözlerimin içine bakıp ,beni kollarıyla sardı.Sabahın soğuğunda dışarıda ne yaptığını sormayı bile unutmuştum,içimi ısıtmıştı zaten derin ve samimi bakışları sonra da sarılması tabii.Bu adamın gözlerimin içine her derin bakmasında tekrar aşık oluyordum ona.Elimden tuttu ve içeri girdik. Soba içeriyi çok güzel ısıtmıştı,sıcacıktı.Karnımızda zil çalıyordu tabi bir yandan, şöyle hafta sonuna yakışır muhteşem bir kahvaltı hazırlamaya başlamıştık.
          Kahvaltıdan sonra çıktığımız kısa yürüyüşten döner dönmez, ikimize de birer kahve yapıp sobanın yanındaki koltuğa kurulduk.Hava soğuk ama güneş yüzünü gösteriyordu çok şükür ki .Ne televizyon izliyorduk ne de başka bir şey .. Sadece birbirimizi izliyorduk.Onu çok seviyordum.Yanımda olması bana huzur ve güven veriyor, beni mutlu ediyordu. ''Huzurlu bir kadın , karakterli bir erkeğin en soylu eseridir'' sözünün de hakkını veriyordu böylece..
Aşktan öte bir duygu var mı bilmiyorum ama aşkı gerçek ve özel kılan eşler arasında ki sadakat olmalıydı.Bizi bir arada tutan bağımızın, huzurumuzun,mutluluğumuzun ve aşkımızın devamını sağlıyordu, birbirimize olan karşılıklı güven duygumuz.
          Evliliğimiz de ikinci yılımıza yeni girmiştik ,yolun başındaydık ... ama eşimde ,bende sorumluluklarımızı gayet iyi biliyorduk.Elbette orta yolu bulmak için ikimizde emek veriyorduk.Bazen ben ,bazen o oluyordu alttan alan.Sonuç olarak güzel ve uyumlu bir birliktelik çıkıyordu ortaya,adı evlilik..
Kısaca ; 
<< Evlilik 2 kişilik yolculuktur.Denge ister ,emek ister ,paylaşmak ister.Yollar hep düz olmaz ,virajlarda dikkat,yokuşlarda kuvvet ,inişlerde sabır ister.Bir de ara sıra küçük tatlı sürprizlerle yenilenmek ,tazelenmek ister.>>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder